1. YAZARLAR

  2. Ali Bulaç

  3. Caiz olmayan sevgi!
Ali Bulaç

Ali Bulaç

Yazarın Tüm Yazıları >

Caiz olmayan sevgi!

A+A-
Geleneğimizde üç sevgi telakkisi var: a) Eflatuncu görüş. Güzel olanın üzerinden, güzelliğin idesine ulaşmak ister. İhvan-ı Safa, aşkı, ilahi bir lütuf olarak tanımlar.

Afganlı Allame Şeyh Muhammed Asıf'a göre, "Eşyanın kendi kemaline doğru hareket etmesi, sahip olduğu iş ve hareket aşktır". b) Aristocu görüş. Aşkı, kalbin vehmi olarak görür, kalp vehme kapıldığı zaman kişi aşık olur. c) Kur'an'ın ve Hz. Peygamber'in işaret ettiği sevgi (Vudd ve Hubb).

Bugün bedensel arzuların, behimi şehvetin sevgi olarak görüldüğü yozlaştırıcı bir durum söz konusu. Bunu aşıp sahih bir sevgi kavramına ulaşabilmek için Eflatuncu ve Aristocu yaklaşımların dışına çıkıp anlam çerçevesini yeniden Kur'an'da bulmak zorundayız. Bu açıdan divan ve tarihi tasavvuf edebiyatı bizim için birinci derecede referans olamaz, hatta uzun bir süre bu edebiyata eleştirel bakma mecburiyetimiz var.

Dört ana nokta var ki, Müslüman entelektüellerin bunlarla ilgilenmeleri gerekir.

1) İnsanın Allah'a duyduğu yakınlığı, sevgiyi "aşk" ile ifade etmek caiz mi?

2) İnsan Allah'a duyduğu sevgiyi, bir sevgilinin yüzü, endamı, gözleri, dudakları, ağzı vb. organlar üzerinden ifade etmesi caiz mi? Divan edebiyatında "kadın" figürü yanında "oğlan" figürü de çokça kullanılmıştır. Şairin; güzelliği, güzellik idesini, güzellik kavramını, sevgiliye duyduğu sevgiyi, aşkı -ki buna "ilahi aşk" demişlerdir- ifade etmek üzere adeta "şuh kadın" veya belli çağrışımlar yapan "oğlan figürü"nü kullanması caiz midir?

3) İnsanın Allah'a duyduğu sevgiyi şarap, sekir-sarhoşluk, mey, meyhane, kase, kadeh vb. şeylerle ifade etmesi caiz mi?

4) Şeriat ehlinin, daha doğrusu fakihlerin, zaman zaman aşırılığa varan kuralcılığını eleştirelim derken; meyhane ehlinin şarapçı ve akşamcılarını, fazilet sahibi gösterip; dine aldırışsızlığı, günahı, fıskı yüceltmek caiz mi?

Bu soruların cevaplarını kelam, fıkıh, tasavvuf, edebiyat ve felsefenin imkanlarını kullanarak bulmak lazım. Hafız'dan bir örnek verelim: "Seccadeyi şaraba bulamadan hakikati elde edemezsin." Bir örnek de Seyid Nesimi'den: "Sofular haram demişler bu aşkın şarabına; ben doldurur ben içerim; günah benim kime ne?" Daha ilginci, bir Şeyhülislam olan Yahya Efendi'den: "Mescidde riya-pişeler itsün ko riyayı, meyhaneye gel kim ne riya var ne mürai." Bu şu demek oluyor: "İkiyüzlüler ibadet yerinde ikiyüzlülüğünü yapadursunlar, sen meyhaneye gel, orada ne ikiyüzlülük var ne de ikiyüzlü." Şimdi soralım: "İslam'ın genel hükümleri açısından bu sözler caiz mi?"

İçkiyle ilgili somut hükümlerin dışında ilginç tarihî bir örnek var: İranlılara karşı yapılan Kadisiye Savaşı'nda, Sad bin Ebi Vakkas'ın komutasında savaşan askerlik dehası yüksek bir komutan var. Komutan askerleri teşc'i ederken kahramanlık şiirleri okur, bu arada şarabı metheden bir mısra söyler. Sad bin Ebi Vakkas hemen tutuklatır, zincire vurdurur. Komutan stratejik konumda olduğundan savaşta gerileme başlar. Askerler Ebi Vakkas'ın huzuruna çıkıp: "Ey Sa'd, onu bırak, durumumuz iyi değil" derler. Ebi Vakkas "Hayır" der ve ekler: "Vallahi biz, Allah'ın helal kıldığını helal, haram kıldığını haram kılmak üzere savaşıyoruz. Bu, Allah'ın haram kıldığı bir şeyi methetti; onu bırakmam."

Divan ve tasavvuf edebiyatında bu tür şiirler şatahattan olabilir, maksat ifadeye kuvvet kazandırmaktır, ama bunların yıkıcı sonuçları vardır. Deneysel olarak iki sonuç görmezlikten gelinemez: Biri kural dışı (fıkhın önemsenmediği, amelsiz) bir "din" telakkisinin gelişmesi; diğeri içki tüketiminin bu kadar fazla olması. Yine Müslüman toplumlarda, temel referanslara karşı kayıtsızlık; şeriat ve fıkıh kurallarının küçümsenmesinin sebeplerinden biri, söz konusu edebiyat mirasıdır. Ahlaki ve toplumsal çöküntümüzün kaynaklarını araştırırken bu gerçeği hesaba katmak lazım. Nabi bir şiirinde, "Herkes Cumaya giderken, herkes camideyken gel seninle tenhada aşk-meşk yapalım", diyebiliyor. Bu dilin ibadet hayatı üzerinde yıkıcı etkisi olmaz mı? Deformasyon kendi dilini de üretiyor, dil deformasyonu besliyor.

27 Eylül 2008, Cumartesi
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.