1. HABERLER

  2. KADIN

  3. Böhürler: Kapitalizmin kadın bedenine bakışı ve bunun reklam dili kadın bedenini örtünce değişmiyor
Böhürler: Kapitalizmin kadın bedenine bakışı ve bunun reklam dili kadın bedenini örtünce değişmiyor

Böhürler: Kapitalizmin kadın bedenine bakışı ve bunun reklam dili kadın bedenini örtünce değişmiyor

Ayşe Böhürler, isim vermeden Armina'nın reklam afişlerini eleştirdi

A+A-

Yeni Şafak gazetesi yazarı Ayşe Böhürler, isim vermeden ünlü tesettür moda firması Armina’nın reklam afişlerini eleştirdi. Böhürler, kırmızı, üstü açık lüks spor bir arabanın yanında poz veren iki başörtülü kadın yer aldığı reklam için, “Araba reklamlarının olmazsa olmazı, lastiğin yanında yürüyen uzun bacaklı güzel kız denkleminden ne farkı var onu sormak istiyorum. Çağrışımlar, cinsiyetçi bakış, kadın bedeninin kullanım biçimi...Böhürler: Kapitalizmin kadın bedenine bakışı ve bunun reklam dili kadın bedenini örtünce değişmiyor” dedi.

Ayşe Böhürler’in Yeni Şafak’ta “Konvasyon kartı ve koz oyunu” başlığıyla yayımlanan (4 Ekim 2014) yazısının ilgili bölümü şöyle:

Kırmızı araba ve başörtülü kızlar

Nicedir gözüme takılan bir reklam panosu hakkında yazmak istiyorum. Kırmızı üstü açık, lüks spor bir araba ve arabanın yanında poz veren iki tane başörtülü kız. Araba markasına falan girmeyeceğim. Reklam aracılığı ile sunulan imgelerden, reklamverenin isteği doğrultusunda oluşturulmaya çalışılan imajdan ve davranışlardan da söz etmeyeceğim, Ne Gramsci'den ne de reklamdaki hegemonik erkek dilinin yansımalarından söz edeceğim. Her gördüğümüzde bilinçaltımıza etkisi kaçınılmaz fotoğraf şiddetinden de bahsetmeyeceğim. Reklamveren firmaların kompleksli bakışlarından, 'başörtüsü+ lüks araba+ güzel kız' şemasının erkek algısındaki 'dindarlık' parantezinin yerinden ise hiç söz etmeyeceğim. Dini olarak da meseleye hiç girmeyeceğim. Sadece böyle bir görselin, araba reklamlarının olmazsa olmazı, lastiğin yanında yürüyen uzun bacaklı güzel kız denkleminden ne farkı var onu sormak istiyorum. Çağrışımlar, cinsiyetçi bakış, kadın bedeninin kullanım biçimi... Kapitalizmin kadın bedenine bakışı ve bunun reklam dili kadın bedenini örtünce de değişmiyor. Amma velakin diye bir parantez açmak ve ürünün felsefesi üzerinden reklam dilini sorgulamak gerekmez mi? Tıpatıp aynısını yapacaksak bu mücadele niye verildi ki?


 

Konvansiyon kartı ve koz oyunu

AYŞE BÖHÜRLER |  yenisafak

Bloomberg'de yayınlanan Charlie Rose söyleşilerini Amerikan dış politikasının aynası olarak ilgiyle izliyorum. Programda konuk olanların söylediklerinden ziyade sorular iyi bir izlek veriyor. Program genel olarak, stratejistleri, bilim adamlarını, gazetecileri, sanatçıları zaman zaman da devlet başkanlarını konuk ediyor. Geçen hafta Türkiye Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'ın Charlie Rose'a konuk olduğu program yayınlanmıştı. Bu hafta ise Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi'yi aynı programda görünce programı daha bir ilgiyle izledim. Ekran duruşu, konuşması ve verdiği cevaplarla Sisi zayıf bir lider görüntüsü veriyordu. Ciddi sorularda manasız bir gülüşle kısa, geçiştirici hatta soruyla ilgisi olmayan anlamsız cevaplar vermesi bile Charlie Rose'un istediğini almasına mani olmadı. Sunucu bu boşluğu soruları ve yorumları ile tamamladı. Generalin zayıflığını kamufle etmeye çalıştı. Zaman zaman kendisi sordu, kendisi cevapladı. Sisi'den de onay aldı. Gazetecilerin hapiste olması dışında olan biten hiçbir olayı ve özelikle de 'Mursi'den daha demokratik bir anayasa yaptık' açıklamasını çürütecek hiçbir argümanı kullanmadı.

Programdan edindiğim izlenimler kısaca şöyle:

Amerika, Türkiye Cumhurbaşkanının ardından Mısır Devlet Başkanını konuk ederek Türkiye'ye bir mesaj veriyor.

Mısır Işid'e karşı oluşturulan koalisyonun bir üyesi olarak merkeze çekilmeye ve güçlendirilmeye çalışılıyor.

Sisi Amerika'ya 'Her konuda kayıtsız işbirliği yaparız ve Işid'e karşı da savaşırız' sözünü, ekonomik büyüme ve el konulan hava, kara ağır silahlarının geri verilmesi karşılığında tutabileceğinin işaretlerini veriyor.

Müslüman Kardeşler'in terörist kategorisinde değerlendirilmesinde ve onlarla mücadelesinde koşulsuz destek istiyor. Sürekli bunu söylüyor.

Işid'e karşı asker gönderme garantisi sorulduğunda Türkiye'yi işaret ediyor.

İsrail'in bölgedeki varlığı ve güvenliğinin garantisi meselesi ise söyleşi boyunca üzerinde en çok durulan noktalardan birisi oldu. Sisi kendi ülkesindeki terör olarak tanımladığı halk direnişini önleme noktasında verilecek desteğe bağlı olarak bunu gündemde tutuyor.

Bu röportajdan siz hangi izlenimleri edinirsiniz bilmiyorum. Ancak yayını Amerika'nın bölgedeki stratejisindeki açık bir kart olarak önemli buldum. Gördüğüm kadarı ile bölgede Şia-Sünni gibi Türk-Arap çatışmasına ilişkin alt yapı güçlendiriliyor. Birinci Dünya Savaşı sonrası yapılandırılan ulus devletlerin işlevi bitti. O zaman Arapları Türklere karşı kışkırtan mekanizmayı unutmamak gerekir. Yeni çatışmalar üzerinden bambaşka bir yapılandırma bölgeyi bekliyor. Türkiye o yıllardaki güçsüz savaşı kaybetmiş, topraklarından 30 ulus devlete bölünmüş, mağlubiyetin ezikliğini yaşayan bir ülke değil elbette. İtilaf devletlerinin gasp ettiği miraslarının peşine düşecek kadar kendini güçlü hissediyor. Ancak Amerika ve enerji şirketlerinin de gelecek 50 yılı planladıklarını düşünürsek bölgede ağır bir briç turnuvası bizi bekliyor. Açık ve kapalı eller arasında giden oyunda Allah karar vericilerin ve bölge halkının yardımcısı olsun.

KIRMIZI ARABA VE BAŞÖRTÜLÜ KIZLAR

Nicedir gözüme takılan bir reklam panosu hakkında yazmak istiyorum. Kırmızı üstü açık, lüks spor bir araba ve arabanın yanında poz veren iki tane başörtülü kız. Araba markasına falan girmeyeceğim. Reklam aracılığı ile sunulan imgelerden, reklamverenin isteği doğrultusunda oluşturulmaya çalışılan imajdan ve davranışlardan da söz etmeyeceğim, Ne Gramsci'den ne de reklamdaki hegemonik erkek dilinin yansımalarından söz edeceğim. Her gördüğümüzde bilinçaltımıza etkisi kaçınılmaz fotoğraf şiddetinden de bahsetmeyeceğim. Reklamveren firmaların kompleksli bakışlarından, 'başörtüsü+ lüks araba+ güzel kız' şemasının erkek algısındaki 'dindarlık' parantezinin yerinden ise hiç söz etmeyeceğim. Dini olarak da meseleye hiç girmeyeceğim. Sadece böyle bir görselin, araba reklamlarının olmazsa olmazı, lastiğin yanında yürüyen uzun bacaklı güzel kız denkleminden ne farkı var onu sormak istiyorum. Çağrışımlar, cinsiyetçi bakış, kadın bedeninin kullanım biçimi... Kapitalizmin kadın bedenine bakışı ve bunun reklam dili kadın bedenini örtünce de değişmiyor. Amma velakin diye bir parantez açmak ve ürünün felsefesi üzerinden reklam dilini sorgulamak gerekmez mi? Tıpatıp aynısını yapacaksak bu mücadele niye verildi ki?

Hayırlı bayramlar olsun.


 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.