1. YAZARLAR

  2. Yavuz Yılmaz

  3. Bir Siyasal Kişilik Olarak Demirel’in Siyasal Mirası
Yavuz Yılmaz

Yavuz Yılmaz

Analiz
Yazarın Tüm Yazıları >

Bir Siyasal Kişilik Olarak Demirel’in Siyasal Mirası

A+A-

Demokratik bir toplumda siyasetçinin görevi dayandığı sosyal tabana teslim olmak değil, onu değiştirmek ve yönlendirmek, önderlik ettiği toplumu dönüştürme iddiasıdır. Demirel’in siyasete başladığı dönemde Türkiye’de yaşayan nüfusun ağırlıklı bir bölümü köylerde yaşamaktaydı. Demirel'in köylülüğü temel alan siyaseti ,Türk toplumunun şehirleştiği dönemlerde sürmesine imkan yoktu. Bu yüzden toplumsal desteği giderek azalan Demirel’in tek şansı bürokrasi ve orduya dayanmasıydı. 28 Şubatta oynadığı rol aslında toplumsal desteği giderek kaybolan bir siyasal figürün hazin sonudur. Bundan dolayı onun cenaze töreni bir devlet töreni olarak akıllarda kalacaktır. Özal, Erbakan,Muhsin Yazıcıoğlu’nun cenazelerine olan yoğun halk katılımını Demirel’in cenazesinde görmemek bu yüzden şaşırtıcı olmamalı .

Değişen ve dönüşen dindarlığın kodlarını okuyamaması,  aldığı kararların askeri bürokrasinin laiklik tehdidi ve irtica değerlendirmelerinin sonucunda şekillenmesi, onu özgürlük karşıtı bir devlet siyasetçisine dönüştürdü. Toplum sosyolojisini, din-siyaset ilişkilerini ve değişen dindarlığın taleplerinin sağlıklı değerlendirememesinin açılımıdır ,başörtülülerin Arabistan'a gönderme teklifi. Demirel’in siyasal paradigması  değişen toplumun gerisinde kalmıştır. Bu yüzden devlete yaslanması kaçınılmazdı. Nihayet devletin toplumdan geri kalmasının önünü Demirel'in Arabistan'a göndermek istedikleri açacaktır. Demirel'in Arabistan'a göndermek istediği İslami bilinçti aslında. 
Demirel en çok zorlayan köylü dindarlığının uysal ve statik yapısının, göç ve eğitim faktörüyle dönüşerek itirazcı yeni bir dindarlığa evrilmesidir. Demirel,dindarları köylü dindarlığının statik ve uysal yapısına  hapsetmenin sosyolojik figürüdür . Bunun için açıktan kullandığı grup Nurculuk olmuştur. Nurculuğun görece siyasetin dışında konumlanması Demirel’in işini daha da kolaylaştırmıştır. 90’lı yıllardan sonra ortaya çıkan yeni dindar sınıf ile Demirel arasında sağlıklı bir dil oluşması imkansızdı. Demirel in mevcut formasyonuyla değişen yeni sınıfa önderlik etmesi mümkün değildi, nitekim o sınıf kendi siyasal aktörlerini yaratmıştır . Demirel bu yeni dindar sınıfa önderlik edemediği gibi, bu sınıfın sosyolojik olarak analiz edecek alt yapıdan da yoksundu. Onu askeri bürokrasinin akıl dışı toplum okumasına mahkum eden, farklı modernleşmeler konusundaki bilgisizliğidir.

Demirel köylü siyasetin son temsilcilerinden biriydi. Köylü olmak ve köylülük sosyolojik olarak farklı kavramlardır. Köylülüğün siyasal istekleri oldukça sınırlıdır. Siyaseten köylülük muhafazakar ve geleneksel dindarlığın kollarıyla yaşayan, değişime mesafeli duran, durağan ,uzlaşmaz,sert Harici bir anlayışı ifade ediyor. Köyde yaşayan kimseyle , siyasal ve sosyolojik köylülüğün ilgisi yoktur.

Demirel, 30 yıl boyunca Türk siyasetinde çeşitli kademelerde etkili oldu. Siyasal hayatının finalinde darbeciler eliyle sisteme entegre edilmiş, geçmiş politik geçmişini inkar etmiş ve nihayetinde askeri vesayet düzeninin en kullanışlı ve kalıbına uygun bir politik figürü haline dönüştürülmüştü. Aslında Demirel bu rolü oynamaya gönüllü bir siyasal aktördü. Siyasete, ''dün dündür bugün bugündür'' ifadesi ile pragmatizmi ve ilkesizliği meşrulaştıran söylemi, onun siyasal duruşunu ortaya koyan bir politikacı olarak zihinlere kazındı. Merhum Özal'ın değişimi hedefleyen siyasetinin tasfiyesinden sonra tasarlanan projenin başına geçirildi. 90'lı yılların karanlık Türkiye'si,faili meçhuller,devlet terörü,insan hakları ihlalleri ve devamında Erbakan iktidarına karşı , 28 Şubat post-modern darbenin icracılarından onay alan Demirel,
şapkayı ardında bırakarak bu dünyadan ayrıldı. Şapka artık demokrasinin ve siyasal özgürlüklerin değil, insan hakları ihlallerinin, güvenlik eksenli Kürt politikasının ve devletin askeri bürokrasi ve laik elitler eliyle üretilen irtica paranoyasının,  iç düşmanla savaşımın bir sembolüydü.

 Doğrusu Demirel siyasal pragmatizmin zirvesi olarak zihinlere kazındı, "Başörtülüler Arabistan'a gitsin" değerlendirmesini ve Merve Kavakçı için "provokatör " ifadesini kullanması,     onu milyonların gözünden düşürdü. O, artık Menderes,Özal ,Erbakan ve Erdoğan çizgisinde görülmüyordu. Sivilleşmede asla onun adı geçmiyordu. Tam tersine o, sivilleşmeye karşı bürokrasinin otoritesini kurmasının sembolü olarak tarihe geçti.

O’nu hayatı boyunca incittiği ağlattığı insanlarla hesaplaşacağı adil bir mahkeme bekliyor. Kuşkusuz Allah en adil yargılayıcıdır. Ama imam "Nasıl bilirdiniz" diye sorduğunda asla "iyi bilirdik" demeyecek milyonlarca insan var bu ülkede. Demirel, Menderes’in siyasal mirasına çekingen de olsa sahiplenmesinin doğurduğu sempatiyi, bu kesimlerin 28 Şubat darbesinde ezilmesine yaptığı katkıyla yok etti.

Demirel,ilkesizliğin, tutarsızlığın, siyasal elitizmin en nadide temsilcilerinden biriydi. “Yollar yürümekle aşınmaz” deyişi, siyasette sivil taleplere duyarsızlığın, “Dün dündür, bugün bugündür” deyişi tutarsız ve ilkesizliğin ifadesidir.

Demirel siyasal pragmatizmin, halkın değerlerini küçümsemenin, bulunduğu döneme göre şekil almamın, çıkarcılığın en nadide örneklerinden biriydi. Öldü ve adil bir mahkemede yaptıklarıyla yüzleşecek kuşkusuz. 
Ama çoğu insan ne yaptıklarına ne siyasal anlayışına, ne de temel hak ve özgürlüklere bakışına saygı duymuyor ve Onu asla affetmiyor.

Demirel çevreden merkeze yaklaştıkça merkez tarafından demokrat olarak sahiplendi. Menderes,Özal ,Erbakan ve Erdoğan askeri ve sivil bürokrat laik elitlerin istediği biçime girmeyince diktatörlükle suçlandı. Oysa Türkiye’nin demokrasi adına bütün birikimleri bu liderler sayesinde gerçekleşti.

Demirel siyasal anlayış bakımında liberal özgürlükçü değil; laik,Kemalist ,modernleşmeci bir paradigmaya sahipti.

Demirel merkezi elitlerin sevgisini kuşkusuz 28 Şubat döneminde oynadığı rolle kazanmıştır. 12 Mart ve 12 Eylül’ün mağduru olarak kazandığı sempatiyi 28 Şubat sürecindeki performansıyla yok etti. O artık darbe mağduru olanı değil,bizzat darbeyi yapanların tarafında yer aldı. Uyguladığı politikanın neredeyse tamamı askeri bürokratlar tarafından belirlendi. Bu yüzden Demirel, halkın değil devletin yanında yer alarak ; halkın değil,devletin sahip çıktığı bir siyasal figür olarak tarihe geçti. 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.