1. YAZARLAR

  2. Ahmet Meroğlu

  3. BDP'nin Şivan Perwer İmtihanı
Ahmet Meroğlu

Ahmet Meroğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

BDP'nin Şivan Perwer İmtihanı

A+A-

Halepçe’deki Kürt katliamın dramının derinliğini, sen bize anlatın ve bütün dünyaya sen haykırdın, ey Şivan. Sen, “hawar hawar dîsa li ferman e” dedikçe bizler uykudan uyandık. İlk senin stranlarından öğrendik düşmanlarımızı ve bu düşmanların Kürtlere yaptıkları tarifsiz vahşetleri. En iyi sen dile getirdin, sen haykırdın Türklerin, Arapların ve Acemlerin, Kürtlere karşı yaptıkları insanlık dışı zulümleri… Sen, bütün avazınla haykırdın bütün dünyaya Kürtlerin sessiz çığlıklarını.

Kısacası sen bütün Kürtlere ulusal bilinci aşılayıp inşa ettin. Yani ulusal bilincimizin temel taşını sen atın, ey Şivan. Sen, adeta bir mum misali yanarak ışık saçtın, bizleri aydınlattın. Dolayısıyla hepimiz, senin stranlarınla kendimize geldik ve kendimizi bulduk.

“Kîne Em” stranını dinledikçe biz kimiz diye okumaya, sorgulamaya ve kim olduğumuzu öğrenmeye başladık.

Senin stranlarınla, Kürdistan’ı ve Kürdistani değerleri kalbimize nakış ettik ve ruhumuza işledik. Senin stranlarınla, Kürtlere yapılan haksızlıklara karşı isyan duyguları kalbimizde filizlendi.

Ey Şivan, o muhteşem sesinle hepimizi efsunluyordun ve hâlâ nasıl efsunluyorsun, bir bilsen. Dahası senin stranlarınla, içimizdeki gizli sevdalarımızı büyüttük ve sevip sevilmenin güzelliğini hissetik.

İşte sen böyle büyük bir ozan olduğun için anavatanın sana çok görüldü. Dolayısıyla bütün bu hakikatleri haykırmanın, dile getirmenin bedeli maalesef 38 yıl sürgün yaşaman oldu.

Ama en dramatik olanı, senin o harikulade sesinle, müziğinle uyananların ve en önemlisi ulusal bilinci oluşanların neredeyse seni Diyarbakır’a kabul etmeyecekleriydi. Hatta utanmasalar adeta kovacaklardı seni. Senin stranlarınla büyüyenlerin, senin yüzüne bakmamalarını senin hakkında ileri geri konuşmalarını kısacası haddini bilmeyenleri hayretler içinde izledik… Bir Leyla Zana’nın zanalığına tanık olduk. Leyla Zana da olmasaydı ne çok üzülecektik. O içten ve samimi duygularla: “Şivannn Şivannn” diye seslenip seni karşılaması nasıl da bizleri duygulandırdı. Doğrusu o seslenişin içtenliği, hâlâ kulaklarımda.

Oysa senin sesin, en çok Diyarbakır’a yakışıyor. Seni Diyarbakır’da dinlemek bir başka güzeldir.

*

İşte maalesef BDP’ nin Şivan’a karşı bu yakışıksız tavrı Kürtlerin ekseriyetini yaralamıştır.

Neymiş efendim, Ak Partinin organize ettiği bir programa katılmayacaksın… Ey siz BDPliler, siz Ak Partililerle her fırsatta bir araya geleceksiniz, konuşacaksınız ve hatta organize ettikleri bir takım açılışlara katılacaksınız(Şerafettin Elçi Hava alanı) ama sizin dışınızda biri bu gibi girişimlerde bulunduğunda siz tutup hainlikle itham edeceksiniz. Bu ne irrasyonel ve paradoksal durumdur? Bu despotik yaklaşım, makbul görülemez.

Elbette gidilmesi, katılması gereken programlara gidilmeli ve katılmalı. Ama bunu sadece ve sadece kendiniz için meşru görmeniz zinhar doğru değildir.

Hele yurt dışında yaptığı bir konserde saldırıp sazını kırdığınız, müziklerini dinletmediğiniz ve kendi ekranlarınıza çıkartmadığınız bir insanın üzerinde hiç bir tasarrufunuz yoktur, olamaz da. Ve kim bilir yaşanmış ve bilmediğimiz daha ne durumlar var. Kaldı ki BDP’nin Şivan’a olan bu yakışıksız tavrı, daha Ak Partinin bile olmadığı zamanlarda zuhur etmiş…

Hem neyi kötüymüş ve hainlikmiş ilk defa bir Başbakan’ın Kürdistan dediği bir yerde bulunmanın... Türkiye kamuoyunun alerjik olduğu, kabul etmediği Kürdistan kavramı, devlet nezdinde meşru görüldü. Kürdistan kavramının meşru olması, sizi rahatsız etmiş olamaz. Başbakan’ın büyük siyasi risk alarak Diyarbakır’ın göbeğinde söylediği Kürdistan kavramı, BDPlileri bilemem ama bütün Kürtleri mest etmiştir.

BDP’nin öyle veya böyle Kürtler adına 38 yıl bir sürgün hayatı yaşamış ve dolayısıyla büyük bedeller ödemiş Şivan Perwer’i bağrına basmalıydı, sahip çıkmalıydı. Ve en önemlisi vefasızlık etmemeliydi. Kısacası kendine “barış” ve “demokrasi” ismi vermiş olan bir partinin tarzı bu olmamalıydı. Dolayısıyla BDP’nin Şivan Perwer imtihanı, büyük bir hüsranla sonuçlanmıştır.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum