1. HABERLER

  2. ARAŞTIRMA - İNCELEME

  3. Batının Yeni Trendi İntihar
Batının Yeni Trendi İntihar

Batının Yeni Trendi İntihar

Britanya Devleti’nin ilk kez düzenlediği Uluslararası Psikolojik Sağlık Oturumu’na ev sahipliği yaptığı bir sırada bu ülkenin Başbakanı, Sağlık Bakanlığında yeni “İntiharı Önleme” müdürlüğünün kurulduğunu ilan etti.

A+A-

 

Birleşik Krallık Başbakanı Theresa May şöyle dedi: Sağlık Bakanı Jackie Doyle Price’ın bu yeni “İntiharı Önleme” Müdürlüğünün yöneticisi olarak seçilmesi toplumun intihara olan bakışına ve yaklaşımına son vermeye yardımcı olacaktır.  “

 

Theresa May konuşmasında intiharı kara bir leke olarak değerlendirip bu lekenin temizlenmesini istedi. Çünkü ona göre intiharın aile, toplum ve birey üzerindeki etkisi  çok üzücü ve yıkıcı olacaktır.

Birleşik Krallık Başbakanı’nı böyle bir seçime zorlayan faktör ise Batılıların uzun yıllar intihar olayından çektikleri olmuştur.  Bu doğrultuda hazırladığımız programla bu konuyu sizlerle incelemeye çalışacağız.

İntihar, bir kişinin dayanılmaz bunalım hali alan bir çıkmaz veya bir sorundan kaçmak ve kurtulmak için kendini öldürme olayıdır. Başka bir  deyimle kişi kendini öldürmeyi sorunlardan kurtulmanın ve perişanlıktan ve zihin karışıklığından kurtulmanın  tek çaresi olarak görür.  Dünya Sağlık Örgütü(WHO)’un bildirdiğine göre her yıl bir milyona yakın insan dünyada intihar etmektedir ve bunun anlamı da her 40 saniyede bir kişinin kendini öldürmesidir!

İntihar yöntemleri ise daha çok etrafta ve çevrede bulunan imkanlara ve araçlara bağlıdır.  Zaten intihar etmek için gerekli araçların hassas yaşlarda ve ergenlik çağında olan gençlerin erişiminde olması intiharın olasılığını da arttıracaktır. Kendini asma, tablet, ilaç ve alkolün aşırı alınması, kimyasal ilaçlama maddeleriyle zehirlenmek, yükseklikten kendini atma ve en önemlisi ateşli silahlarla kendini öldürme en yaygın intihar şekillerinden sayılır.

 

Dünya ülkelerindeki en yüksek mutlak intihar yaşı 15 ila 29 yaşı arasındadır.  Psikologların bakış açısından intihar teşebbüsleri ve intiharların çoğu, aşırı alkol ve ilaçların suiistimalleri sonucunda olan intiharlar hariç, tedavisinde ihmalkarlık yapılan şizofreni, ruhsal bozukluklar ve özellikle de depresyon  hastalığı olan insanlar arasında yapılır. Bu da Batılıların günümüzde yaşadığı en önemli meselelerden  biridir. Bu toplumlardaki depresyon sorunu o kadar ciddi ki son zamanlarda Birleşik Krallık, toplumundaki depresyon oranının hızla büyüdüğünden dolayı ve bireysel yaşama oranın artması yüzünden Yalnızlık Bakanlığını kurmuştu.

İngiltere’de yapılan son araştırmalara göre  bu ülkedeki depresyon ortalaması günden güne artmaktadır. Öyle ki bu ülkenin 50 milyonluk nüfusundan 20 milyonu depresyona girmiştir. Cambridge üniversitesinin Psikoloji Departmanının verilerine göre İngiltere’deki erişkin insanların üçte ikisi, anksiyete ve depresyon gibi ruhsal ve psikolojik sorunlar yaşamış ve sadece erişkinlerin beşte biri yüksek psikolojik sağlık oranına sahip olabilmiştir.  Yeni uluslararası klasmana göre ise  İngiltere halkı gelişmiş ülkeler arasında en yüksek depresyona girmiş insan oranına sahip olan ülkedir. Bu da bu ülkedeki intihar oranının yüksek olmasına yardımcı olmuştur.

 

 

İngiltere Milli İstatistik Merkezi’nin verilerine göre geçen yıl süresince 6 bin kişi civarında insan hayatına kendisi son vermiştir.  Bu merkezin verilerine göre ayrıca İngiltere’de intihara en çok kurban gidenlerin erkek olduğunu ve ölenlerin üçte ikisini erkeklerin teşkil ettiğini anlayabiliriz.

İngiltere’de yayımlanan resmi raporlara esasen bu ülkedeki intiharların asıl sebeplerinden olan psikolojik hastalıklar, aile içi kavgalar ve anlaşmazlıklar, çocukların ve gençlerin başka intihar edenleri taklit etmeleri ve bireysel hataların yanı sıra ekonomik sorunlar, hala devam eden ekonomik krizden doğan işsizlik, bireysel kişiliğin yitirilmesi , gururun kırılması ve kamu hizmetleri ve sosyal refaha yönelik bütçelerin azalmasından doğan toplumsal sorunlar da intihar oranının yükselmesinde büyük rol oynamıştır.

 

 

İntiharı Önleme Vakfının Müdürü Marjorie Wallace intiharın önlenmesi ile ilgili şöyle diyor: Ekonomik durgunluk ızdırabın artmasına ve halk arasındaki psikolojik gerginliğin baş göstermesinde ve  bunun neticesinde de İngiltere’deki intihar oranının artması gerçekleşmiştir. Başka bir taraftan da sağlık ve tedavi bütçesinin hükümetler tarafından azaltılması de bu krizin daha da şiddetlenmesine sebep olmuştur.

 

 

Mevcut verilere bakıldığında sadece İngiltere değil ekonomik gelişme kaydeden ve refah seviyesi de yüksek olan ülkelerde de intihar oranı çok yüksektir. Avrupa ülkelerinde şiddetli bir kimlik sorunu mevcut olup yüksek intihar ve depresyon oranı da yeşil kıtadaki siyasi makamları kaygılandırmıştır.  Amerika’daki intihar oranı da günden güne artmaktadır.  Amerika Psikologlar Derneği Başkanı büyük bir çaba göstermelerine rağmen  bu oranı düşüremedi. Amerika'da son 18 yılda intihar vakasında yüzde 30’luk bir artış yaşanmıştır.  Oysa Amerika’daki intiharlardan ölen kişilerin yüzde 45’i psikolojik rahatsızlıklardan bile etkilenmemişler. Amerika’da erkeklerin intihar oranı kadınların dört katı kadardır.

 

741.jpg

Amerika’daki Hastalıkların Önlenmesi ve Kontrolü Merkezi’nin bildirdiğine göre her 100 bin Amerikalıdan 16 kişisi intihara başvuruyor. Yani ABD’de her 13 dakikadan bir intihar yaşanıyor. Öyle ki araştırmalara göre Amerika’da kasten adam öldürme oranı intihardan daha azdır. Yalnızca 2016 yılında yaklaşık 45 bin kişi bu ülkede intihar etmişlerdir.  Bu merkezin bilgilerine göre bu intihar oranındaki artı, bütün yaş, ırk, cinsiyet ve etnik gruplarda yaşanmıştır.

Son zamanlarda intihar oranının artmasını araştıran araştırmacı Dr. Debora Stone şöyle düşünüyor: İntihar için sadece bir sebep aramak doğru olmayacak ancak Amerika’daki intiharların en önemli sebepleri iki kişi arasındaki duygusal ilişkiler ve mali sorunlardır. Amerika’daki intiharın bir başka önemli sebebi de tabii ki depresyondur. ABD Sağlık Bakanlığı son zamanlarda ankisiyete ve depresyonun 56 milyonu etkilediğini ve böylece büyük tedavi harcamaların maliyetini hükümete yüklediğini bildirmişti. “

 

 

İntihar krizi şimdiye kadar doktorların ve psikologların yanı sıra sosyologların, filozofların ve din ve ilahiyat uzmanlarının kaygı kaynağı olmuştur o kadar ki 20’üncü yüzyıldan itibaren ayrı bir bilim dalı olarak intihar bilimi Batı üniversitelerinde kurulmuştur. Bilim adamlarının inceleme ve araştırmalarına göre intihar bir kişinin  diğer insanlara ve topuma duyduğu nefretten dolayı gerçekleşir. Bu nefret ise sanayileşmiş ülkelerdeki kişilerin kimliksizlik krizinden kaynaklanır.

 

İnsanoğlu topluluklarının teknoloji ve iletişim geliştiği devirdeki yeni ve yarı gizli sorunlarından biri de kimlik meselesidir. Sosyal bilimler araştırmacıları bakış açısınca modern insan, büyük şehirlerde ve bilgi dünyasının içinde kendi varlığındaki gerçekliğin bir bölümünü ve bağlılık hissini kaybetmiştir. Başka bir deyişle bu insanlar kimliksizlik sorunu ile karşı karşıya kalmışlardır.

 

Bu bunalım ergenlik ve gençlik döneminden başlıyor. Bu sorunu önemsememek ise bireyin kimliğinin gelecekte büyük sorunlar yaşamasına sebep oluyor. Diğer taraftan ise dini öğretilerden uzaklaşmak da kimliksizlik ve intihar gibi sosyal sorunlara yol açabilir.  Dini inançların güçlü olduğu ülkelerde ve özellikle de intiharın haram olduğu ve büyük bir günah sayıldığı İslami ülkelerdeki  verilere göre daha az oranda intihar gerçekleşmektedir. İnsanlar  kendi korkularını, kaygılarını ve ümitsizliklerini yenmek ve onların  zararlarından korunmak için her zaman psikolojik bir sığınak peşindedirler.  Din ve dini inançlar ise insanlar için ilahi bir sığınak görevi yapacaktır.

 

Uzmanların görüşlerine göre dini inançlar insanların ruhsal sağlığında büyük rol oynamaktadır.  Uzmanların bakış açısından inanç, ümit, motivasyon ve ruh sağlığı arasında güçlü bir bağ mevcuttur. İnsanlar ne kadar derin inançlara sahip olup onlardaki ümitsizlik, rehavet ve işe yaramazlık hissi az olsa o kadar tehditler karşısında dokunulmaz olup böylece ruh sağlıkları daha az tehlikeye girecektir.

Dini inançlar kişi için ümit ve gaye kazandırır ve onun sağlam bir yere yaslandığını duymasını sağlar. Bu da kişinin dünyevi hayatındaki sorunları öbür dünyadaki yaşamın ve huzurun umuduyla daha rahat atlatmasını sağlar. Böylece de insanın ruhu daha fazla huzurlu olur.

 

Günümüzde bireysel yaşam tarzı ve maddi eksenli bir hayat benimsenen Batı ülkelerindeki dini inançların sarsılması ve zayıflaması ile intihar oranlarını artması için de uygun zemin hazırlanmıştır. Bu sebepten dolayı öyle görünüyor ki topluluklar yeniden maneviyata dönerek bu sorunun çözülmesine yardımcı olabilir. Bu yapılmadığı takdirde yakın gelecekte kesinlikle bu duyarsızlıktan doğan ağır bedellere de katlanmak zorunda kalacaklar.

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.