1. YAZARLAR

  2. Abdülkadir Selvi

  3. Ankara, IŞİD konusunda ne yapacak?
Abdülkadir Selvi

Abdülkadir Selvi

Yenişafak
Yazarın Tüm Yazıları >

Ankara, IŞİD konusunda ne yapacak?

A+A-

ABD Başkanı Obama, IŞİD'le ilgili mücadele planını açıkladığı konuşmasında,

'IŞİD, İslami değil. Hiçbir din, masumların öldürülmesini affetmez. Ve IŞİD'in kurbanlarının büyük çoğunluğu Müslüman' dedi.

Müslüman teröristler kavramından, IŞİD'in, İslami olmadığı noktasına ulaşmamız önemli bir aşamaydı.

Ancak Obama'nın bu konuşmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Galler'deki NATO zirvesinde IŞİD konusunda yaptığı değerlendirmenin parmak izlerini gördüm.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'IŞİD'in isminde İslam kelimesinin bulunması onu İslami yapmaz. IŞİD, İslam'ı temsil etmez. O sadece isminde yer alan bir ibaredir. Ayrıca IŞİD en fazla Müslümanları öldürüyor' demişti.

Bu tanım önemliydi.

IŞİD'le, İslam arasına kalın çizgilerin çekilmesi gerekiyordu.

El Kaide'nin Batı dünyasında oluşturduğu olumsuz İslam imajının izlerinin silinmeye başladığı bir sırada Batılı gazetecilerin boynunu kesen, Müslümanları toplu olarak infaz etmekten çekinmeyen, kadınlara birçok kısıtlamalar getiren IŞİD, eski korkuları tazeledi, İslam'la terör arasındaki bağın yeniden kurulmasına imkan sağladı. Böylece en büyük zararı İslam'a verdi.

Başkan Obama'nın IŞİD'le ilgili mücadele planı açıklaması ve Türkiye'den IŞİD'le mücadelede aktif katkı istenmesi nedeniyle gözler Ankara'ya çevrildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu, henüz yeni görevlerinde 2 haftalarını doldurmadan çetin bir sorunla karşı karşıya kaldılar. Yeni Türkiye'nin yeni sınavı böylece ortaya çıktı.

IŞİD konusunda ne karar verecekler?

Öncelikli olarak şunu kaydetmek isterim ki, Ankara temkinli.

Ayrıca yıllardır, Irak'ta Nuri El Maliki'nin, dışlayıcı Şii yönetiminin Irak'ı parçalanmaya iteceği, diğer etnik ve mezhebi grupları terörize edeceği uyarısını yapmış olmanın verdiği bir haklılıkla hareket ediyor. O nedenle pozisyonu güçlü.

Irak'ın ardından bugün Ankara'yı ziyaret edecek olan John Kerry, daha önce IŞİD'le mücadele konusunda Ankara'nın katkısını talep ettiğinde, kendisine, 'Biz IŞİD terörüyle mücadeleye sıcak bakıyoruz. Ancak bunu çok gürültülü bir şekilde yapamayız. Bizim rehinelerimiz var. Bu konuda bizi anlayışla karşılamanızı bekliyoruz. Biz sessiz bir şekilde mücadelenin yanında oluruz' mesajı verilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da Galler'deki ikili görüşmesi sırasında Başkan Obama'ya politikamızı anlatmış ama rehinelerimiz nedeniyle anlayışla karşılanmamızı istemişti.

Ankara, IŞİD'le mücadelenin gerekli olduğuna inanıyor. ABD öncülüğünde oluşan ittifakı destekliyor. IŞİD konusunda bir kafa karışıklığı yok. IŞİD, en fazla zararı Müslümanlara veren bir terör örgütü.

Suriye'de Özgür Suriye Ordusu'na karşı Esed tarafından bir kara gücü gibi kullanılan, ABD himayesinde palazlanan bir örgüt.

IŞİD'le mücadelenin 1 Mart tezkeresi ile kıyaslanmasını ise doğru bulmuyor.

Çünkü o zaman Irak'ta stabil bir yönetim vardı. Ankara, müdahalenin istikrarsızlık getireceği endişesini taşıyordu. Bu doğru çıktı.

Ayrıca o günkü Türkiye farklıydı. O gün askeri vesayetin güçlü olduğu, AK Parti'nin iktidarda birkaç ayını ancak tamamladığı bir Türkiye vardı. O zaman ki Ortadoğu'da bugünkü gibi değildi.

Öncelikli olarak Ankara, IŞİD'in ABD'nin yanlış politikalarının bir sonucu olduğunu görüyor. Irak ve Suriye'yi bir cehenneme çeviren ABD'nin, elini ateşe sokmadan yangını bölgesel güçlere söndürtme isteğinin farkında.

Ancak bu yangının da sönmesi ve IŞİD'le mücadele edilmesi gerektiğine inanıyor. Çünkü IŞİD bir sorunsa, en fazla 49 rehinesi bulunan Türkiye için sorun.

Ancak Türkiye'nin başında başta Suriye süreci olmak üzere her defasında savaşa girmesi için bir çok neden olmasına rağmen ülkeyi ateşe atmadan yönetme becerisini gösteren bir AK Parti iktidarı var.

IŞID'le mücadele konusunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'nun bildiği genel bir çerçeve var. Ancak henüz Türkiye'den net olarak bir talepte bulunulmuş değil. Türkiye'den kara harekatına katılması mı bekleniyor yoksa lojistik destek yeterli görülecek mi?

ABD, füzeler ve bombardıman uçaklarıyla havadan vuracak, bölgesel güçler ise karadan süpürme harekatı yürütecek.

Genel planın böyle olduğu düşünülüyor.

IŞİD'le mücadeleye, 'Temkinli ve sessiz' destek verilirken, 1 Mart'ta olduğu gibi TBMM'den bir tezkere çıkarılmasına ihtiyaç olacak mı, yoksa terörle mücadele konusunda uluslararası anlaşmalar yeterli mi?

ABD'den gelecek talebe göre, işin hukuki statüsünün ne olduğu konusunda da bir çalışma yapılıyor.

Bununla birlikte genel çerçeve şu:

IŞİD'le mücadeleye destek veririz ancak sahada olmayız, kara gücüne girmeyiz. Hele rehinelerimizi kurtarmadan riskli hiçbir şey yapmayız.

Geçerli soru şu: ABD bir kara harekatına girmezken, biz niye girelim?

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.