1. YAZARLAR

  2. Zeki SAVAŞ

  3. Anayasanın Önemi
Zeki SAVAŞ

Zeki SAVAŞ

Zeki SAVAŞ
Yazarın Tüm Yazıları >

Anayasanın Önemi

A+A-

Darbecilerin hazırladığı anayasaların uygulandığı ülkelerdeki sivil iktidarlar, daima muktedir olamama problemiyle, halk da muktedir olmayan iktidarı seçme sorunuyla karşılaşır. Bu sorunu yaşayan ülkelerde anayasa değişikliği temel siyasi konuların başında gelir.

Türkiye uzun yıllardır bu türden bir problemin merkezinde yer almaktadır. Bugüne kadar hazırlanan anayasalar, halkın iradesinin hakkıyla iktidara yansımasını engelleyecek nitelikte hazırlandı. Bir diğer ifadeyle ülkenin gerçek sahibi olan milletin yönetme, tayin etme, anayasanın mahiyetini belirleme yetkisi hile ve cebr ile gasp edildi.

Şimdiye kadarki anayasalar, hiçbir zaman halk tarafından seçilen iktidarların muktedir olmasına imkan vermedi. Bu sebeple anayasa, halk tarafından seçilen iktidarın gerçek anlamda devleti temsil edecek, gerçek iktidarı temsil edecek bir mahiyette değiştirilmelidir. Seçimle gelen iktidar, halk adına hiçbir engelle karşılaşmadan ülkeyi yönetebilmeli, devlet- iktidar ayrımını yaşamamalı, devlet de iktidar da kendisi olmalıdır. 

Ülkemizdeki temel problemlerin ana menşei, ülkemizin ve insanımızın taleplerini karşılamaktan aciz anayasaların yürürlükte olmasıdır. Askeri vesayet, kontrolsüz yargı, hükümetlerin devlet sayılmaması, dini ve etnik özgürlükler başta olmak üzere tüm hak ve özgürlükler sorunu gibi ana problemler, halkın iradesini ve taleplerini kuşatamayan anayasaların varlığıyla ilgilidir.

Gelinen noktada milletin değerlerine ve taleplerine uygun yeni bir anayasanın hazırlanması ihtiyacı ekseriyetçe kabul ve ifade edilmektedir. Ne var ki, Ak Parti iktidarı ya ihmalden veya gücünün yetmeyeceğini düşündüğünden bu konuda atması gereken adımları çok geciktirdi ve son dakikada anayasada iyileştirmeleri öngören paket değişikliğini gündemine aldı. Doğal olarak bu mahdut değişimi öngören paketin içinde dini ve etnik özgürlükler sorununun çözümü yer almıyor. Dolayısıyla bu iki temel problemin muhatabı ve mağduru olan milyonların beklentisi en azından şimdilik karşılanmamış oluyor. İktidar da yapmak istediği bu değişikliğin, beklentilerin çok altında olduğunun farkındadır. İktidar, anayasayı değiştirmeye çok önceden başlayabilirdi. Bu konuda yeterince cesur davranamadı.

Anayasada yapılacak külli veya cüz’i değişikliklerle ilgili özenle gözetilmesi gereken ilk husus, çok çeşitli kanallar yoluyla toplumun görüş ve talebini alarak işe başlamaktır. Uzmanların hazırladığı bir paket hakkında halkın görüşünü sormak yerine halkın talep ve beklentileri dikkate alınarak yeni metnin veya ilgili madde değişikliklerinin hazırlanması gerekir. Ak Parti iktidarı bu yöntemi de gözetmedi.

Bu eksiklikler ve eleştirilere rağmen öngörülen anayasa değişikliği, iki açıdan önemlidir. Birincisi, darbe anayasasının esasına, ruhuna müdahale ediliyor. İkincisi, TBMM bu değişikliğe onay vermez ise, doğrudan gerçek söz sahibi halkın onayına başvurulacak olmasıdır. Her iki konu, bundan sonra anayasal değişikliklerle ilgili yapılacak iyileştirme veya tümden değiştirme konularına büyük katkı sunacaktır.

Eğer bu ilk girişimde darbe anayasasının esaslarına dokunulabilirse, sonraki girişimlerde darbe anayasasının tümünün değiştirilmesi mümkün olacaktır.

Anayasa değişikliğinin halk tarafından yapılması da çok önemlidir. Değişiklik yetersiz olsa da, eksik olsa da önemli olan anayasal değişikliklerin halk tarafından yapılması cihetinde bir geleneğin başlamasıdır. Anayasa değişikliklerinin halka sunulması, halkın egemenliğinin kalıcı olarak yargı, yasama ve yürütme kurumlarına devredilmediğinin pratik olarak gösterilmesi anlamına gelecektir. Bu referandum, bu bakımdan önemlidir ve desteklenmelidir. Elbette halkın rolünü anayasaya onayın ötesine taşıyıp anayasanın hazırlanması safhasında da etkin hale getirmenin gereğini unutmamak gerekir.

Sınırlı reformları içeren bu paket değişikliğinin halk tarafından onaylanması, yakın gelecekte yepyeni bir anayasanın hazırlanmasına imkan sunabilir. Aksi durum ise, darbe anayasasının bir süre daha devamını sağlayacak, keyfiliğin ve hukuksuzluğun güçlenmesine neden olacaktır.

Anayasada öngörülen değişiklik, bir avuç mütegallibe azınlığın dışındaki herkesin lehinedir. 145. Maddenin değiştirilmesi ve böylece darbe yolunun kapatılması, darbe sevdalılarının dışında herkesin faydasınadır.

Gündeme gelen anayasa değişikliğinin bütün eksikliklere rağmen olumlu mu olumsuz mu olduğunu, kimin lehine kimin aleyhine olduğunu anlamak için kimlerin itiraz ettiğine bakmakta yarar vardır. İtiraz edenlerin listesini incelemek, nasıl bir tavır almak gerektiğine yardımcı olacaktır.

Kanaatimce anayasa söz konusu olduğunda tüm partililerin ve hatta belli bir aidiyeti olan herkesin bu konuda biraz daha bağımsız ve sorumluluk duygusuyla düşünmesi, karar vermesi gerekir. Zira anayasal konular tüm toplumu ve tek tek her ferdi hayati derecede ilgilendirmektedir. Her yasa herkesi ilgilendirmeyebilir ama anayasa herkesi yakından ilgilendirir. Ne var ki, siyasi partiler ve siyasi teşekküller genellikle kendi geçici çıkarlarını toplumun çıkarının önünde gördüklerinden toplum için hayati olan meselelerde bile kendi yandaşlarını yanlış yönlendirebiliyorlar. CHP, MHP ve DBP bu durumun tipik örneklerini oluşturmaktadır. Gerçekte kendilerinin de istediği iyi şeylere sırf oy kaygısıyla veya ideolojik bağnazlıkla karşı çıkıyor, yanıltıcı taktikler izliyorlar. Siyasetin kesif yanlarından biri, hizip ve parti çıkarını amme menfaatinin üstünde görme hastalığıdır. Taraftar kitlelerin kendilerini bu hastalıktan belirli oranda korumasında büyük yarar vardır.

Toplumun lehine olan anayasal değişikliklere, anayasanın değişmez maddelerine aykırıdır gerekçesine sığınarak karşı çıkmak, bir tür şeytanlıktır, halkın tayin hakkının tezvirle gaspıdır. Yönetimle ilgili egemenlik halkın hakkıysa, halkın önüne değişmez yasaları kim koyuyor? Halkın üstünde bir güç varsa, kimdir o? Cumhurun tayin edici olduğu toplumlarda halkın değiştiremeyeceği anayasa maddesi yoktur ve olamaz. Halkın çoğunluğu, anayasanın tüm maddelerini, muhtevasının tümünü istediği gibi ve istediği fikri temelde değiştirme hakkına sahiptir. Anayasal değişikliklerle ilgili halkın önüne değiştirilemez maddesi konamaz. Halk; yasaları da, yasaların anasını da, ananın dayandığı temelleri de değiştirme hak ve salahiyetine sahiptir. Hiçbir kurumun, halkın anayasaya ilişkin yetkisini tahdit etme hakkı yoktur.

Uzlaşmanın şart olarak konması da bir başka aldatmaca girişimidir. Oligarşik yargı ve darbeci orduyla uzlaşılarak mı anayasa değişikliği hazırlanacak? Uzlaşının tek adresi halktır. Halkın çoğunluğu ne derse o olur ve gerçek uzlaşı budur. İtirazı olanlar itirazlarını sandıkta “hayır” diyerek göstermenin ötesinde bir hakka sahip değildir. Uzlaşma şart olarak konacaksa, en doğrusu halkı temsil eden her türlü sivil ve resmi teşekkülün görüş bildirerek ve bu görüşlerin dikkate alınarak anayasal değişikliklerin hazırlanması şeklinde olmalıdır ki, bu konuda gereken yapılmadı ve bu ciddi bir eksikliktir. Ama uzlaşmadan kasıt, belli kurumların görüşlerinin esas alınmasıysa, bu kabul edilebilir bir yaklaşım değildir.

“Yargı bağımsızlığı elden gidiyor!” itirazları da gerçeği yansıtmıyor. Bugüne kadarki anayasalar asker devletine, polis devletine, yargıçlar devletine imkan hazırladığı için geçmişe alışanlar halk iradesinin hâkim olacağı devleti benimseyemiyor. Gerçekte yitirilen yargı bağımsızlığı değil, haksız yetkilerin yitirilmesi söz konusudur. Doğrusu da budur. Haksız yetkiler geri alınmalı ve herkese hakkı verilmelidir. Askerin, polisin ve yargının nerede duracağını belirleme hakkı halka aittir; yargıçlara, askere ve polise değil.

Gündeme getirilen sınırlı reform paketinin, gerçek manada bir anayasa değişikliğine kapı aralayacağı umulur. Bu kapının aralanması, gündemdeki reform paketinin halktan onay almasına bağlıdır. Bu sebeple herkesin özgürce ve dikkatlice konuyu izlemesi ve müdahil olması gerektiği inancındayım.

Çünkü esas mesele, esasa ilişkin mesele yeni toplumun gündemine gelmeye başladı.

www.fitrat.com

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.