1. YAZARLAR

  2. Zeki Savaş

  3. Allahu Ekber
Zeki Savaş

Zeki Savaş

Yazarın Tüm Yazıları >

Allahu Ekber

A+A-

 

Allahu Ekber ne demektir diye bize sorulsa, bedihiyattan sorulduğu için rahatsız olabiliriz ama göründüğü kadar basit bir soru değildir bu.

 

Allahu Ekber, Türkçe’ye genellikle ‘Allah en büyüktür’ şeklinde tercüme diliyor. ‘en’ Türkçe’de mukayeseli olarak üstünlük bildiren sıfattır. Üstünlük bildiren bu sıfatı kullanabilmek için mevsufun aynısının veya benzerinin daha düşük derecede bulunması gerekir. Bir şeye en büyük diyebilmek için onun büyük bir boyunun da olması gerekir. Örneğin en büyük saray diyebilmek için büyük bir sarayın veya sarayların olması gerekir. Büyük saray diyebilmek için de küçük sarayın veya sarayların olması zaruridir. Dolayısıyla en büyük saray diyebilmek için büyük ve küçük çapta saray veya sarayların olması gerekir. Çünkü birini diğerlerine kıyaslayarak en büyük diyoruz.

Bir ismin sıfatının önüne üstünlük bildiren ‘en’ ekini getirebilmek için o ismin aynısından veya benzerinden türlerin olması gerekir. En kalın kitap diyebilmek için büyük, orta ve küçük çapta kalın kitapların mevcut olması icap eder ki, onlara nisbetle birine en kalın diyebilelim. 100, 200, 300 ve 400 sayfalık dört kitaba bakarak 400 sayfalık olan için en kalın veya en hacimli diyoruz. Kitap sayısı bir olursa, hacmini başka kitaplarla karşılaştırma imkanı olmazsa ona en kalın veya en hacimli kitap diyemeyiz.

Allah en büyüktür dediğimiz zaman Allah’ı bir şeylerle mukayese etmiş olmaz mıyız? Allah hangi şeyden ve kimden daha büyüktür? Yaratılanları, mahlukatı dikkate alarak böyle diyorsak, Halık mahluk ile kıyas edilemez.

Allah’ı, yarattıkları ile kıyaslayıp en büyük denebilir mi? Denemez. Halık, mahluk ile kıyas edilemez ise ne ile kıyas ederek en büyük diyoruz? Haşa başka ilahlar mı var da onlarla kıyas ederek mi en büyük diyoruz? Allah’tan başka ilah yoktur ki, Allah onunla kıyas edilsin.

Halık, mahlukla kıyas edilemez, başka halık da olmadığına göre olmayanla da kıyas edilemez. Peki o zaman neye göre ’Allahu Ekber’i ‘Allah en büyüktür’ şeklinde tercüme ediyoruz?

İki rekat namazda 11 kez Allahu Ekber deniyor. Sadece farz namazları kılan bir mümin, en az günde 94 kez tekbir getiriyor. Sünnetleri de kılan bir mümin günlük namazlarında iki yüz kezden fazla Allahu Ekber diyor. Günde beş vakit namaz kılıp tesbihatını da yapan bir mümin ortalama günde dört yüz defaya yakın Allahu Ekber diyordur.

Günde yüzlerce kez dile getirdiğimiz ve tekrar ettiğimiz bu zikrin gerçeğe yakın anlamını bilmemiz veya bilmek için çabalamamız büyük önem taşır.

Şeyh Saduk’un, Tevhid adlı eserinde ‘Allahu Ekber’in anlamına dair aktardığı rivayetteki içerik, yukarıda sorduğumuz soruların cevabını veriyor ve tekbirin anlamını anlamlı bir şekilde izah ediyor. Rivayette Allahu Ekber’in anlamıyla ilgili الله اکبر من أن یوصف deniyor. Allahu Ekber min en yusefe. Yani Allah, vasfedilebilmekten çok daha büyüktür, vasfedilemeyecek kadar büyüktür.

Allah’ın sıfatları zatından, zatı da sıfatlarından ayrı değildir. Sıfatı zatına eklemlenmiş değildir. Öyle olsa, halık olamaz. Örneğin insanın ilim sıfatı, sonradan kazanılan bir şey olduğu için insanın zatından değildir, zatına zaiddir. Zaid olan da zail olabilir.

Hz. Ali Nehcülbelağe’nin başında Allah’ın sıfatlarıyla ilgili, sıfatları mevsuftan, mevsufu da sıfatlardan ayrı görmemeyi ihlasın kemal noktası olarak nitelendiriyor. Bir diğer ifadeyle Allah’ın zatı ve sıfatlarını birbirinden ayıran anlayışın reddini ihlasın kemalinden sayıyor.

Allah’ın zatını tanımlama gücüne sahip olmadığımız gibi O’nun sıfatlarınının sınırlarını da çizemeyiz. Allah’ın sıfatlarını tarif edemeyiz. Çünkü Allah, bizim tarif ve tanımımızdan çok daha büyüktür. Çünkü bir şeyi tarif, aynı zamanda onu tahdit etmektir, sınırlandırmaktır. Tarif ve tavsif, kendi içinde tahdidi barındırır. Bir şeyi tarif ve tavsif edebiliyorsanız, onun sınırlarına vakıf olabiliyor ve onu sınırlandırabiliyorsunuz demektir. Dolaysıyla tarif ve tavsif edilen her şey sınırlandırılır. Sınırlandırılan her şey hadistir. Hadis olan da mümkündür. Oysa Allah bu sıfatlardan münezzehtir. Allah tavsif edilebilmekten çok daha büyüktür, tavsif edilemiyecek kadar büyüktür.

Bu söylenenler, Allah’ın sıfatlarını olumsuzlamak şeklinde anlaşılmamalı. Allah Celle Celaluhu kendisi kendi sıfatlarını bize bildirmiştir. Allah alimdir, habirdir, basirdir, kadirdir… Biz de Allah’ı, onun bize öğrettiği gibi O’nu anıyoruz ama O’nun sıfatlarını sınırlandırmaya, tanımlamaya kalkışmamalıyız. Örneğın Allah’ın ilim sıfatını, Allah’ın alim oluşunu tavsif edemez, sınırlarını çizemeyiz. Allah’ın ilminin sınırlarını ölçemeyiz. Allah’ın ilmi, bizim vasfedebileceğimizden, bizim tarifimizden çok daha büyüktür, kıyas edilemeyecek kadar büyüktür.Çünkü mahluk, halıkı kuşatamaz. Diğer bütün sıfatlar da böyledir.

Allah’ın sıfatları var ve biz bu sıfatlarla O’nu anıyoruz ama O’nun sıfatlarını ihata edemeyiz. Çünkü Halık, mahlukunu ihata eder. Allah, kullarının kendisini tavsif edebilmesinden çok daha büyüktür.

Allah, kendi sıfatlarını kendisi bize bildirmiştir. Biz o sıfatları biliyoruz ama o sıfatların sınırlarını bilemeyeceğimiz de Allahu Ekber ile bize bildirilmiştir.

Allah u Ekber min en yusefe. Allah, vasfedilebilmekten çok daha büyüktür.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.