1. HABERLER

  2. KADIN

  3. Ali Bulaç'a göre kışkırtıcı kadınlar
Ali Bulaç'a göre kışkırtıcı kadınlar

Ali Bulaç'a göre kışkırtıcı kadınlar

A+A-

Hacer AYDIN / haber7

Ali Bulaç dün “Başörtülü aday yoksa oy da yok” adlı yazısında yine ataerkil kadın düşüncelerini sergiledi. Yazı güya Başörtülü kadınların seçilme haklarına destek bir yazıymış gibi yutturulmaya çalışılıyor. Yazıda en dikkatimizi çeken şey ise Ali Bulaç'ın ruh halinin kötümserliği. Kadın konusundaki düşüncelerinde bir bedbinlik… Ama yine de vurmaktan, saldırmaktan bir an bile geri adım atmıyor. Ama yorgun savaşçı…

Sosyal hayatta kadına yine roller biçiyor ve bu rollere uymadığı için kadını bir kışkırtıcı olarak erkeklere lanse ediyor. Ve resmen erkekleri kışkırtıyor. Erkekler kışkırtılmış kadınlarla evlenmek istemiyormuş.

Kadınlar da Ali Bulaç gibiler tarafından kışkırtılmış erkeklerle evlenmek istemiyor.

Sürekli evde, ev kadınlığını; kadınlığından dolayı varlığını aşağılayan bir erkekle yaşamak istemiyor. Üzerine kuma getirmek isteyen ve bunu doğal bir hakkı gibi gören erkeklerle evlenmek istemiyor. Sürekli dayak yediği bir adamla birlikte olmak istemiyor.

Bu durum karşısında tavır aldığı zaman ya bir erkeğin cinayeti oluyor ya da şanslıysa (ailevi ve sosyal çevre yönünden) ayakta kalıyor. Daha da şanslıysa; hayatı boyunca kendisini geliştirme vesilelerini değerlendirdiyse, ekonomik ve sosyal hayatını kendi kuruyor. Ve yaşama tutunuyor.

Ev hanımlığını Liberal kapitalist piyasa değil erkekler aşağılamaktadır. Üstelik öyle bireysel bir hayatta yaşıyoruz ki kadın da sosyal güvencelere sahip olmak zorundadır. Ev hanımı, bir kadın boşandığı zaman hayatta kalabilmesi için ekonomik yönden bir güce sahip olması gereklidir. Yoksa aç kalma tehlikesiyle yüz yüzedir. Yine bekâr bir genç kız ailesinden yüklü bir gelir gelmiyorsa çalışmak zorundadır.

İnsanlık durumu neyse onu yaşayacağız. Kadın da bu çağda insanlık durumu neyi gerektiriyorsa tedbirini öyle alacaktır. Almazsa yaşayamaz.

O yüzden hiç olmadığı kadar siyasal ve ekonomik bir hayat olan günümüz hayatında kadın da siyasal ve ekonomik hayatı talep etmek zorundadır. Bu gün yaşadığımız tecrübe; gördüklerimiz, yaşadıklarımız bunu gerekli kılıyor.

Köylü kadınlar tarlada çalışıp, ara öğünde çocuk doğurup; yetiştirdiği ürünleri pazarda sattığı zaman erkekler nedense hiç kışkırtılmış olmuyor. Köylü kadınlar da evin dışındadır. Ama şehir hayatında okuyup kariyer yapan kadın söz konusu olunca nedense Ali Bulaç gibi erkekler teknoloji devriminin bu doğal sürecinde hayatta kalma mücadelesinde kariyerli kadını kışkırtıcı buluyor.

Erkek fıtri rolünü kaybetmek istemiyorsa kadını aşağılamayacak, onu ezmeyecek, tecavüz etmeyecek, kadını katletmeyecek; erkekliğini dağa, taşa, plakaya yazıp kadını kadınlığından utandırtmayacak. Onun sosyal güvencesini sağlayacak. Onurunu zedelemeyecek. Ama bunları yapmazsa her nefis kendi tedbirini alır. Kadınlar da alır. Ve elindekileri ardına koymaz.

“Acı meyveyi yiyecekler” derken Ali Bulaç, İsrailiyat kökenli zihninin kurgusunu konuşturuyor. İsrailiyata göre kadın, erkeği kışkırtıp ona yasak elmayı yedirtiyor. Ve birlikte cennetten kovulmalarına sebep oluyordu. Temel bakış açısı, argümanları bu olunca erkeğin kendi ahlaksızlığına kılıf bulması da çok kolay oluyor.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.