Yusuf Yakupoğlu

Yusuf Yakupoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

AĞITIM

A+A-

 

Acının tarihini yazıyoruz
Insanlık hiç olmadığı kadar acı cekerken, kadın sadece bir et parcası olup güzelliğine tapınılırken, erkeklik şiddet ve küfürle anilırken, yazdığımız tarih merhameti, aşkı ve sevgimizi kaybedişimizin tarihi olacak.
Kin, nefret, hırs ve kibir; ördüğünde her bir duvarını merhametimizin etrafına, güneş doğdugu her güne lanet ediyor. Dolunay aydınlattığinda her bir günahı, kendinden utanıp yarılmakta...
Ahh Tanrım gercekten de "ne kadar çok acı var."


Halepçe elma kokusuna koşan her bir çocuk düşerken bir bir toprağa, kaybettik her bir zerrede vicdanı... 
Halep! Ah sevgili kız kardeşim! 
Toprağına düşen her bir masum için yıkılması gereken şehirlerimiz var. Şehirlerimiz. Beton üstüne betonla uzanırken semaya, betonlaşan kalplerimizin hesabı ne olacak. 


Tanrıyı öldürdük. Bedenlerimizi tanrılaştırdık. Yunan tanrıları gibi çirkefleşti hayatlarımız. Olimpos kadar biriken günahlarımızla şehirleri yakıp yıktık. Arşimet gibi zafere koştuk. Ama kaybettik. Kaybettiğimiz, her bir anda gözden uzaklaşan şeref ve haysiyetimiz oldu. 


"Ahsenittakvim". Nasıl olur da, bu mükemmellikte yaratılmış, melekleri imrendiren bir varlık, her türlü kötülüğün ve aşırılığın kaynağı olur. Lusifer. Lusiferizm. Lusifercilik. 
Yoksa melekleri imrendirmemiz gerekirken, herşey bir yanlış anlamadan ibaret olup şeytanı mı imrendirdik. 


Ah Tanrım ! Gercektende " ne kadar çok acı var."
Gözlerim Yusuf'u ariyor. Sahi İsa duyar mı sesimizi goklerde gezerken? Belki O da utanıp gitmiştir, işlenilen her bir günahın çilesini çektiği halde. Belki de yasak elmanın günahını alırken kalplerimizden, onurumuzu vermeyi unuttu da bizi böyle bir başımıza bıraktı. 


Ey Musa. Kızıldenizi yarıp geçmiştin hani masum halkınla gezinip durmadan önce çöllerde. Ya biz ne yapalım Ey Musa! 
Yalnız bırakmışsın sanki bizi, ardımızdan gelip duran firavunlarla bir başımıza. Halkını görsen hele... Utanç duvarlarına carpa çarpa yankılanıyor senin tanrının sözleri, hem de hic utanmadan -çoçukları katlettirdiğinde vahşi gibi yetiştirdiği her bir çocuğa-. Senin çocuklarına... 
Ah Tanrım!Gerçekten ne kadar çok acı var.
Senin katline cevaz veren zihniyete lanet olsun! Çarmıhı geren zihniyete lanet olsun! İnsanlığımızı söküp kalbimizden çıkarana lanet olsun! "Düşünüyorum o halde varım" diyene de. Aklı ilahlaştırıp içini boşaltan, kalbi unutup merhamet edemeyen, özgürlük ve demokratik silahlar üretip ırzımıza geçen her bir zihniyete. 
Kin ve nefretiyle coğrafyalarda dolaşan Muhammed değildi ki , toprak, üzerinde olanlara isyan etsin. Keşke Ömer hiç kılıcını indirmeseydi. Keske Ebubekir hiç ilan etmeseydi mehdimizin öldüğünü. Çünkü Allah bize çok uzakmıs gibi yaşarken hayatlarımızı kavmini uyarırken Nuh'a yaptıklarını yapıyoruz kavminin. 
Ey nefislerimiz yed-i kudretinde olan Kahredici. Şahdamarlarımıza yakınlığınla uyarırsın ya keşke tutup koparsaydın herbir zalimin ruhunu bedeninden ki dünya her döndüğünde her bir ayetinde -gece ve gündüzünde- utanıp ağlamazdı. Şeytanlar halimize gülmez melekler ağlamak zorunda kalmazdı bize... 

Ah Tanrım! Gerçekten de ne kadar çok acı var. 


Gercekten de kalbimize korku salan kötülerin zulmü değil iyilerin sessizliği oluyor. Kalplerimiz cesaretten yoksun, haykırma isteğiyle dolup yorulmuşken, her bir kötülüğün karanlığında boğularak diyetimizi mi ödemek zorundayız. Bilemiyorum. Bize ne oluyor da benliğimizi her sükutumuzda şeytana kurban veriyoruz. Bize ne oluyorda her bir kıyamda kendisine adadigımiz hayatımızı tebük zamanı kaldırmıyor ve tüm prangalarımızdan kurtararak hayata atılamıyoruz. Yoksa biz şehitleri ölülerden mi sayıyoruz. Peygamberin bizimle küsüp konuşmamasını nasıl olurda önemseyemiyor ve aydınlığı her bir hücremizde hissederek sekînete ulaşamıyoruz. 
Ey Halık olan Allah'ım! Bu bizim sana olan aciz bir duamız olsun ve kendimizi sana şikayet edelim. Bir avuç örümceğin tuzağına düşüp darmadağın olurken kalplerimizi sana açmak isteyelim. Kibir ve ikiyüzlülükten sana sığınalım ki kalplerimizi kudretinle donatıver. Huneynde kaçanlarız, elinde hançeriyle hamile bir kadının iradesine sahip olamayanlardan. Selam olsun!
Ah Tanrım! Gerçekten de "ne kadar çok acı var." 
Ve gerçekten merhametin sonsuz mudur? İki yüzlü bir inançla çaldığımız tek kapı kudretin... Bize mesihi kurban etmiş olamazsın çünkü biz halâ aynı vahşi, halâ aynı zalim ve halâ aynı korkaklarız. Ve gercekten sadece merhametine muhtacız.
Selam ve dua ile
 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum