ABDnin yeni imaja ihtiyacı var
Şimdiye kadar özellikle ABD seçimlerinden söz eden bir yazı yazmadık. Şimdi son noktaya gelindi. Bütün dünya kamuoyu seçimin ABDnin dış ilişkilerine ve uluslararası politikalara nasıl yansıyacağını merak ediyor. Çoğunlukta da Obamanın kazanacağı beklentisinin ve bunun da uluslararası ilişkilere müspet yansıyacağı ümidinin hâkim olduğu görülüyor.
Biz bu yazıyı yazarken oy verme işlemi devam ediyordu. Siz okurken sonuçlar büyük ihtimalle kesinleşmiş ve ABDnin Bushtan sonraki başkanı belirlenmiş olacak. Seçim öncesi anketler ve alınan ilk sonuçlar da Obamanın kazanacağı işaretleri veriyordu. Bizim tahminimize göre bu anketlerin ve bazı küçük kasabalarda alınan ilk sonuçların kamuoyuna yansıtılmasının amacı sadece gidişatın belirlenmesi değil aynı zamanda bir yönlendirmeydi. Bu da Amerikada toplum mühendislerinin tercihleri hakkında fikir veriyordu ki böyle bir tercihin ABDnin yeni dönemde köklü bir imaj değişikliğine ihtiyaç duyuyor olmasından kaynaklanması kuvvetle muhtemeldir.
Siyonist işgal devleti de vitrine çok fazla miktarda kan sıçradığı hatta ön camının tamamen Filistinlilerin kanına boyandığı dönemlerde bu tür imaj değişikliği, vitrin tazeleme veya camını biraz temizleme ihtiyacı duymuştur. Barakın, barış yanlısı lider olarak piyasaya sürülmesi ve vitrin değişikliğinde kendisinden yararlanılması bunun bir örneğidir. Bir dönem Amram Mitznanın da bu amaçla piyasaya sürüldüğünü gördük.
Ne kadar ilginçtir ki yıllarca zencilerin yüzüne tüküren, onları pis zenciler olarak nitelendiren; onlara aynaya bakın, kapkara suratlarınıza bakın, bakın ve kendinizden utanın! diye seslenen ABD şimdi vitrin düzeltmek, imaj değişikliği gerçekleştirmek için bir siyah yüze ihtiyaç duyuyor. Çünkü boğazına kadar kana bulanan Bushun çirkin yüzüyle temsil edilen imajın değiştirilmesi için sevimli, cana yakın bir yüze ihtiyaç duydu. Onu da belki aradı ve zencilerde bulabildi.
McCainin ABD vitrinine bir değişiklik getirmeyeceği kesin. Kazanması çok zayıf ihtimal ama kazanırsa ABD açısından sadece içyapıda değil dış görünümde de bir değişim gerçekleşmeyecek, Bushun yeni versiyonuyla yola devam ediliyor olacaktır.
Peki, vitrin değişikliğinin ABD siyasetine, dünya kamuoyuna, uluslararası politikalara ne derece müspet yansıması olacaktır? Bizim tahminimize göre başkanın ve kadrosunun değişmesi ABDnin izlediği politikada şimdilik köklü bir değişikliğe imkân vermeyecektir. Çünkü bu ülkede de resmi politikaları ve stratejileri belirleyen bir derin devlet mevcut. Amerikadaki derin devlette güç ve hâkimiyeti büyük ölçüde, lobiler olarak bilinen yönlendirme mekanizmaları elinde bulunduruyor. Onların da en güçlülerinin Yahudi lobileri olduğu biliniyor.
Lobilerin gücü ve resmi stratejiler üzerindeki etkisi devam edeceğinden ABDnin İsraille ilgili politikasının değişeceğini sanmıyoruz. Hatta Obamanın bu konuda şüpheli ilan edilmesi, Yahudi lobilerinin onun üzerindeki baskılarının daha etkili olmasına, onun da bu baskılar karşısında kompleksli davranmasına ve çabuk teslim olmasına sebep olacaktır.
Vitrin düzeltmede siyahilerden daha önce Dışişleri bakanları düzeyinde yararlanan ABDnin şimdi de Başkan düzeyinde yararlanma ihtiyacı duyması bu ülkedeki ırkçı politikaların tarihe gömüleceğini göstermez. Bu konuda ülkedeki zencilerin haklarını savunan hareketlerden Kara Panterlerin lideri Doruba Mücahit bin Vahad önemli bir vurgu yapmış ve Obamanın aslında zenci kimliğinin sömürgeci ABD tarafından kullanılmasına imkân vermenin ötesinde zenciler açısından bir şey yapmadığını dile getirmişti.
Bütün bunlara rağmen Moğol İmparatorluğunda yaşanan değişime benzer bir değişim sürecinin başlaması da ihtimal dışında değildir. Bu değişimin uluslararası politikalara yansıması Obamanın tutumuyla değil ABDnin tahakküm ve baskı gücünün kırılmasıyla mümkün olacaktır.
Bu itibarla Obamaya fazla ümit bağlanmasını yersiz buluyoruz. Eğer ümit bağlanır ve ABDnin kendi içinden bir değişimle sömürgeci politikalarını terk etmesi beklenirse imaj değişikliğiyle hayata geçirilmesi planlanan stratejinin tutması ve böylece ABDnin sömürgeci politikasının vidalarının yeniden sıkılması, kazıklarının tekrar sağlamlaştırılması mümkün olacaktır. Buna imkân verilmemesi için global ekonomik krizden sömürgeci politikaların güç ve hâkimiyetini kırmak amacıyla yararlanmak gerekir.
İsminin Hüseyin olmasından ve birtakım rivayetlerden hareketle Obamanın beklenen adam hatta Mehdi ilan edilmesi ise son derece yersiz ve anlamsız ümitlendirmeden öte bir şey olamaz.