15 Temmuz’un tapusu
Evet ve mağduriyet başlıklı yazım üzerine birçok mesaj aldım. Kimi bizzat kendisinin, kimi de eşinin, dostunun, yakınının başına gelenleri anlatıyordu. Okuduk, üzüldük. Maalesef elimizden gelen bir şey yoktu. Onlar da bunu gayet iyi biliyordu. Zaten amaçları da birilerini kendileri adına harekete geçirmek değildi. Kişisel öykülerini anlatıyor, dertleşmek istiyorlardı. 15 Temmuz sonrası başlayan süreçte asla hak etmedikleri bir muameleye tabi tutulduklarından yakınıyor ve içlerini döküyorlardı.
Hikâyeleri bazı noktalarda farklılaşıyordu. Ama hepsinin ortaklaştığı bir yer de vardı: haksızlığa uğrama duygusunun ağırlığı. Elbette işinden gücünden olmak, çalışacak yeni bir yer bulamamak, çoluk çocuğunun ihtiyaçlarını karşılayamamak çok zordu. Hayat eskisinden çok daha güçtü hepsi için. Buna şüphe yok! Ne var ki bundan bile daha baskın olan, kendilerini savunmalarına dahi izin verilmeden “darbeci” ve/vya “terörist” olarak lekelenmeleriydi. “Üç çocuğuma bu durumu nasıl anlatabilirim ki!” diye dert yanıyordu kadın okurlarımdan biri. Sanırım birçok kişinin hissiyatı aynı yöndedir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.